Breakfast on Pluto-OST (2006)

on 17 Nisan 2013 Çarşamba
Breakfast on Pluto,hayatımda izlediğim belki de en güzel filmler arasında ilk 5'e rahatlıkla girebilir.
Oldukça İrlanda'lı olan film,dil,din,ırk ve cinsiyet ayrımı yapanlara ya da en ufak teşebbüste bulunanlara ne kadar da güzel mesajlar veren,belki de onları koltuğa çivileyen,gerçekten eğlenceli bir o kadar hüzünlü,annesini arayan "Kitten" ın hikayesini anlatıyor.

Film zaten soundtrackleri ile zirve yapıyor.Dinleyince hemen hatırlayacağınız "The Rubettes-Sugar Baby Love" albümün açılış şarkısı.

Filmi arşivinizde mutlaka bulundurun,soundtrack albümü ile birlikte.



Tracklist:

1. The Rubettes - Sugar Baby Love
2. Joe Dolan - You¹re Such a Good Looking Woman
3. Harry Nilsson - You're Breakin' My Heart
4. Don Partridge - Breakfast on Pluto
5. Harry Nilsson - Me and My Arrow
6. Bobby Goldsboro - Honey
7. Patti Page - (How Much Is) that Doggy in the Window
8. Santo & Johnny - Caravan
9. Morris Albert - Feelings
10. Dusty Springfield - The Windmills of your Mind
11. Gavin Friday & Cillian Murphy - Sand
12. T-Rex - Children of the Revolution
13. Gavin Friday - Wig Wam Bam


Valgeir Sigurðsson-Draumalandið (2010)

on 10 Nisan 2013 Çarşamba
Valgeir ile tanışmam belki de pek çoğumuz gibi Björk sayesinde oldu.Kendisi hayalet müzisyen bana göre,hep duyuyoruz aslında onu ama kim olduğunu bilmiyoruz.
Kendisi prodüktör ve ilk 2007 yılında artık bu görünmezliğe bir son vermek adına Ekvilibrium adlı ilk albümünü yayınladı.Fakat kulaklarımın Valgeir'i işitmesi 2010 yılında çıkardığı Draumalandið albümü ile oldu.
Kendimce İzlanda'ya ve İzlandiklerin soğuk tavırlarındaki insanın içini üşüten müziklerine olan sempatimden dolayı,hemen albümle kaynaştım.
Aslında bu albüm Dreamland adlı belgeselde kullanılan müziklerden oluşturulmuş bir soundtrack albümü,kliplerinde de zaten bu belgeselden görseller bulabilirsiniz.


Adamın yaptığı müziği sadece şu şekilde nitelendirebilirim sanırım.

"Nefes almayı dert etmeden suda yüzmek gibi."

-Geçtiğimiz 21Şubat'ta kendisini Salon'da izleme fırsatı buldum.Nadia Sirota ile muhteşem bir uyum içerisindelerdi.Nadia viyolasını "ağlatırken" Valgeir ise piyanosu ile sert ve keskin vuruşlarla ona katılıyordu.Benim için ayrı bir masal dünyasına adım atmak gibiydi açıkçası.Dinlerken üşüdüm,tüylerim diken diken oldu.

"İzlanda'nın buz gibi havası,piyano ve keman.İnsan ruhunu daha güzel hiç birşey arındıramaz."








Glen Hansard-Rhythm and Repose (2012)

"Sevgili Glen Hansard,bu ilk solo albümünle bizleri ne kadar mutlu ettiğini,duygudan duyguya sürüklediğini,masalla gerçeklik arasındaki çizgiyi ne kadar güzel gösterdiğini anlatmama gerek yoktur herhalde.."

Belki de vardır.
Bildiğiniz üzere Glen Hansard,The Frames grubunun solisti,kendisi İrlanda'lı sevimli bir kızıl.

Aynı zamanda Once filminin soundtrack albümünde Marketa İrglova ile kulaklarımızı doyurmuş biri kendisi.

Bu albüm yazısı için çok geç kaldım! Ama öyle bir şarkı var ki albümdeki birincim diyebilirim.
Tabi ki de Bird of Sorrow'dan bahsediyorum.
Her ne kadar High Hope içindeki acıyı alıp götürebiliyorsa,Bird of Sorrow ise insanın içindeki acıyı katlıyor.


Kendimize bazen eziyet etmeyi seviyoruz öyle değil mi?O zaman bu Irishman'in albümünü mutlaka dinleyin. 

Tracklist:

1.You Will Become 
2.Maybe Not Tonight 
3.Talking with the Wolves
4.High Hope
5.Bird of Sorrow
6.The Storm, It's Coming
7.Love Don't Leave Me Waiting  
8.What Are We Gonna Do
9.Races
10.Philander
11.Song of Good Hope 





Depeche Mode-Delta Machine (2013)

on 26 Mart 2013 Salı
Ve çok çok uzun bir aradan sonra muhteşem grubun muhteşem albümüyle devam etmek istedim.
Evet Depeche Mode-Delta Machine.

Öncelikle albümü dinlerken ne kadar önyargılıydım anlatamam.Alışılagelmişin dışındaki Bir Depeche Mode albümü beni ciddi anlamda korkutmuştu.Eh tabi ki albüm öncesinde çıkan "Depeche Mode Blues" söylentilerinin de etkisi oldukça büyük.

Gel gelelim albümün faydalarına.
Öncelikle bu albüm bir makine.Evet aşağı yukarı 75 dklık dinleme süresinde soluksuz bir şekilde makinenin içindeyiz.Kafasındaki zekayı,kalbindeki melankoliyi,ayaklarındaki muhteşem ritmik hareket duygusunu,belki bastırılmışlığı biraz isyanı.Çünkü bu yaşayan bir makine.Ve biz içindeyiz,hepimiz de biraz makineyiz.O sebeptendir ki albümü bir çırpıda heyecanla dinledim.Eminim ki bu albüm de belki en uzun soluklu albümlerinden biri olacaktır.Eski Depeche Mode serüveninin bir kısmıyla,yenilenmiş halinin harika bir karmaşıklığı olmuş albüm.Kısaca dinleyin!


Tracklist: Disc: 1 1. Welcome To My World 2. Angel 3. Heaven 4. Secret To The End 5. My Little Universe 6. Slow 7. Broken 8. The Child Inside 9. Soft Touch/Raw Nerve 10. Should Be Higher 11. Alone 12. Soothe My Soul 13. Goodbye Disc: 2 1. Long Time Lie 2. Happens All The Time 3. Always 4. All That's Mine